Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Alabilirsiniz!

Doktor Hatası (Malpraktis) Nedir?

Malpraktis olarak adlandırılan doktor hatası, doktorun kendisinden beklenen dikkat ve özene aykırı davranışları nedeniyle meydana gelen bedensel/manevi zararlardan ibarettir. Örneğin, doktorun teşhis aşamasında hatalı değerlendirmeyle yanlış teşhis yaparak yanlış tedavi uygulaması ve bu nedenle hastanın bedensel olarak zarara uğraması hali tipik bir doktor hatasıdır. Bu örnekte, kişi hem asıl hastalığı tedavi edilmediği için hem de yanlış tedavi yöntemlerine maruz kaldığı için bedensel olarak zarara uğramıştır. Bu gibi durumlarda hiç şüphesiz tazminat sorumluluğu doğar.

Bu yazımızda; üniversite hastaneleri, devlet hastaneleri, semt poliklinikleri gibi kamuya ait kurum doktorlarının ve sağlık personelinin tıbbi hatalarından doğan sorumluluğu ele alacağız.

Hangi Hatalar Doktor Hatası Olarak Değerlendirilir?

Doktor/sağlık personeli hatası tedavi sürecinin her aşamasında kendisini gösterebilir:

● Teşhis; Teşhis aşamasında, kişinin hastalığının yanlış teşhis edilmesi, hastalığı olan birine hiç hasta olmadığı tespitinin yapılması yahut aksine hasta olmayan birine hasta olduğu yönünde teşhis konulması tazminat sorumluluğu doğuran hallerdir. Bu durumlarda hasta yönünden maddi ve manevi tazminat alacağı söz konusudur.

● Tedavi; Tedavi aşamasında, teşhisi doğru yapılmış hastaya uygulanacak tedavi yöntemlerinin yanlış seçimi yahut seçimi doğru olan tedavinin yanlış uygulanması söz konusu olabilir. Örneğin ameliyat sırasında iç organlara zarar verilmesi yahut hiç gerekmediği halde ameliyat yapılması hallerinde tazminat sorumluluğu doğabilir.

● Stabilizasyon(Tedavi Sonrası Süreç); Hastanın tedavisi tamamlandıktan sonra, vücut fonksiyonlarının aynı düzeyde seyretmesi gerekir. Örneğin ameliyat tamamlandıktan sonra, hastanın bir süre gözlem altında tutularak tedavinin kalıcılığı sağlanmalıdır. Bu kapsamda, ameliyatı tamamlanan hasta derhal taburcu edilirse ve bu nedenle sağlığı bozulursa yine tazminat sorumluluğu doğacaktır.

● Hastane Organizasyonu; Tedavi aşamalarından farklı olarak, tedavi sürecinin ilerletildiği hastane organizasyonunda da hatalar söz konusu olabilir. Örneğin tıbbi uygulama için yeterli personeli bulunmayan, barınma/ısınma ihtiyaçlarını yeterince karşılamayan şartlar nedeniyle bedensel zararın doğması halinde yine tazminat yükümlülüğü gündeme gelecektir.

Doktor ihmali ise doktorun özensiz davranarak yapması gereken bir müdahaleyi yapmaması, yahut yapmaması gereken bir müdahalede bulunmasıdır. Örneğin ameliyat sonunda hastanın bedeninde çeşitli ameliyat aletlerinin unutulması, ilaç verilmesi gereken hastaya ilaç verilmesinin unutulması, acile gelen yaralı hastaya ilk müdahalenin geç yapılması hallerinde doktor ihmalinden bahsedilebilir. Bu durumlarda da yine aynı şekilde maddi ve manevi tazminat sorumluluğu doğar.

Yüksek mahkeme içtihatları ışığında şu uygulamalar da tıbbi uygulama hatası olarak örneklendirilebilir:

-Operasyon sırasında fıtık olan disklere hiç müdahale edilmemesi

-Yeterli sıcaklığın sağlanmayarak hastalığın artmasına neden olunması

-Tedavi sürecinin gereğinden fazla uzatılması

-Hastane yemeklerinin hastaya uygun olmaması yahut zehirleyici nitelikte olması

-Ruh sağlığı bozuk olan kimsenin intihar etmesine engel olunmaması

-Hastanın tedavi hakkında yeterince bilgilendirilmemesi

-Tedavi ekipmanlarının yetersiz kalması

Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Alabilir Miyim?

Uygulamada pek çok kişi doktor hatasından yakınmakta ancak haklarından bihaber olduğu için hiçbir hukuki yola başvurmamaktadır. Önemle belirtmeliyiz ki, tazminat hakkının doğması için hastanın somut ve belgelendirilebilir bir zarar görmesi gerekir. Zarara sebebiyet veren yanlış tıbbi uygulama kamu doktorları tarafından meydana getirilse de tazminat sorumluluğu gündeme gelecektir. Özel çalışan doktorların aksine, kamu hastanesi doktorlarının hatası idarece telafi edilir. Bu nedenle özel doktor hatasına nispeten, kamu doktorlarının hatası halinde, zarara uğrayanlar daha hızlı bir şekilde parasal haklarına kavuşabilir.

Kamu kurumu doktorlarının hatası nedeniyle idare hukukunun alanına giren tam yargı davaları açılabilir. Tam yargı davalarında ise ilgili idareden, hizmet kusuru esasına dayanarak maddi ve manevi tazminat talep edilebilir.

Doktor Hatasından Kaynaklanan Tam Yargı Davasını Kime Karşı Açabilirim?

Yukarıda ifade edildiği üzere, kamu kurumu sağlık çalışanlarının hataları nedeniyle yanlış tıbbi uygulamalar kendini gösterebilir. Yalnızca doktorlar değil, hemşireler, hasta bakıcılar veya herhangi bir sağlık personelinin uygulaması nedeniyle yahut hastane organizasyonunun eksikliği nedeniyle hasta bedensel zarara uğrayabilir. Bu durumlarda dava yalnızca idareye yöneltilerek açılabilir. Önemle belirtmeliyiz ki, ilgili sağlık personeline doğrudan dava açılamaz. Sağlık personeline karşı açılmış olan davalar usul yönünden reddedilir.

Doktor Hatasından Kaynaklanan Tam Yargı Davası Nerede Açılır?

Doktor hatası nedeniyle açılan tam yargı davaları idare mahkemelerinde görülmektedir. Yetkili mahkeme ise idari eylemin(yanlış tıbbi uygulamanın) yapıldığı yerdeki idare mahkemesidir.

Doktor Hatasından Kaynaklanan Tam Yargı Davası Süreye Tabi Midir?

Tam yargı davası açmak kural olarak 60 günlük süreye tabidir. Ancak bu 60 günlük sürenin işlemeye başlama anı farklı ihtimallere göre belirlenir:

İdari Yargılama Usul Kanunu m.13 gereği, idari eylemler nedeniyle tam yargı davası açılabilmesi için öncelikle zarara sebebiyet veren idareye başvuruda bulunulması gerekir. Yapılacak başvuru ile zararın tazmin edilmesi talep edilir. Ancak idareye başvurmak için, hatalı uygulamanın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde ve herhalde en geç hatalı uygulamadan itibaren 5 yıl içerisinde başvuruda bulunulmalıdır. İdareye yapılan başvurudan sonra 3 ihtimal bulunur:

a. Şayet idareye yapılan başvuru, idarece yazılı olarak reddedilirse, reddedildiği günü takip eden gün, 60 günlük dava açma süresinin birinci günüdür.

b. İdareye yapılan başvuruya yazılı cevap verilir, ancak bu cevap “değerlendireceğiz, değerlendirme aşamasında, geri dönüş yapacağız” gibi kesin olmayan, erteleyici ifadeler içerirse; başvuru tarihinden itibaren 6 ay içerisinde dava açılabilir.

c. Başvuru tarihinden itibaren 60 gün içerisinde idarece hiçbir cevap verilmezse, 60. günü takip eden gün, dava açma süresi olan 60 günün ilk günüdür.

Görüleceği üzere, tam yargı davalarında dava açma süreci oldukça komplike ve takip edilmesi zorlayıcı bir süreçtir. Bu nedenle olası hak kayıplarının önüne geçmek ve başvuru sürecinin kaçırılmasını önlemek için alanında uzman bir idare hukuku avukatına başvurmak gerekir.

Sonuç

Kamu kurumlarında verilen sağlık hizmeti sırasında, devlet personelinin hatalı uygulaması gereği bedensel veya manevi zararlar doğabilir. Bu zararların tazmin edilmesi için ilgili sağlık personeline değil, doğrudan ilgili idareye dava açılması gerekir. Açılacak dava idare mahkemelerinde görülen tam yargı davasıdır. Tam yargı davası açmak ise yukarıda detaylandırıldığı üzere kendi içinde farklı koşullara tabidir. Bu nedenle hukuki sürecin hassasiyetle takip edilmesi gerekir.

Related Posts

Leave a Reply